İnsan da içindeki fazlalıklarını, yüklerini ve kırgınlıklarını dökebilirse, yeniden başlamak için yer açar kendine. Sonbahar sadece bir mevsim değildir, bir bilgeliktir; öğretir ki bazen en büyük yenilenme kabullenişle gelir.
Devamını OkuyunBazen bir pencere kenarında otururken yağmuru izleriz; dışarıda dünya yıkanırken içimizde yıllardır biriken cümleler yavaşça çözülür. Yağmurun ritmi bize kendi kalp atışımızı hatırlatır. Hüzünle birlikte gelen o iç sessizlik, aslında bir arınmadır.
Devamını OkuyunOkyanus dıştan bakıldığında dingin, içten bakıldığında karmaşıktır. Tıpkı insan gibi... İçinde ne fırtınalar kopar da yüzeyi yalnızca birkaç dalgayla anlatır kendini. Belki de bu yüzden insan hep okyanusa benzetilir; derin, karışık, sessiz ve bazen kendi içinde kaybolmaya hazır.
Devamını OkuyunÇocukken daha çok bakardık gökyüzüne; bulutlardan şekiller çıkarır, kuşları sayar ve hayaller kurardık. Büyüdükçe başımız yere eğildi! Gözümüz ekranlara, düşüncelerimiz sorunlara döndü. Oysa neşelenmek için bazen tek gereken şey, başımızı yukarı kaldırmak.
Devamını OkuyunGökyüzü neşenin gürültüsüz hâlidir. Ne bir şarkı söyler ne bir kahkaha atar ama bakmasını bilen için tarifsiz bir mutluluk verir; çünkü gökyüzü umut gibidir. Gri bulutlarla kaplansa da biliriz ki ardından mavi tekrar açar. Hayat da öyle değil midir? Her karanlık, bir açıklığa varmaz mı sonunda?
Devamını OkuyunKırmızıdan mora kadar sıralanmış o renkler bir arada durduklarında daha anlamlıdır; ayrı ayrı güzeldirler belki ama birlikte bir bütün oluştururlar. Tıpkı insanlar gibi...
Devamını Okuyunİnsan bazen bir kokuyla neşelenir, bazen de hüzünlenir, her durumda bir bağ kurar o anla. Bir çiçek kokladığında aslında kendine biraz zaman ayırır insan; koşturmanın içinde küçük bir durak, belki birkaç saniyelik bir huzur.
Devamını OkuyunBazen küçüklüğü değersizlikle karıştırırız. Oysa küçüklük, başka bir boyutta yaşamaktır sadece. Böcekler bize şunu öğretir: Hayatın anlamı yalnızca büyük olmakta değil, işlevli olmaktadır. Sessizce, görünmeden de dünyaya katkı sunmak mümkündür.
Devamını OkuyunGecenin tam ortasında, başını göğe kaldırdığında fark edersin yıldızları. Hepsi gündüz de oradadır aslında; ama sadece karanlıkta görünürler! Bu ne garip bir çelişkidir; ışıkta kaybolan ışıklar…
Devamını OkuyunAy, geceleri parlayan bir ışıktır. Bazen ince bir hilal, bazen dolgun bir yuvarlak; ama ne hâlde olursa olsun gökyüzünde hep yalnız görünür. Onu izlerken insan bir tuhaf olur; çünkü sanki ay da bir şey söylemek ister gibidir ama sessizce durur.
Devamını Okuyunİnsan çoğu şeyi kaybedince anlıyor kıymetini. Güneş de öyle... Her sabah doğuyor diye onu hep orada sanıyoruz; hep sıcak, hep cömert… Ya bir gün yalnızca doğarsa ve bizi ısıtmazsa?
Devamını OkuyunSoğuk bir kış günü, doğanın gösterdiği basit bir hatırlatmadır: Her şey hızla akmak zorunda değil! Bazen yavaşlamak, durmak hatta durup düşünmek gerek. Kış doğaya “Bekle” der. İnsana da aynı şeyi fısıldar: “Dur biraz. Kendini duy.”
Devamını OkuyunBelki de asıl mesele şu: Kendi gezegenimizde bulamadığımız anlamı başka dünyalarda arıyoruz. Belki de asıl gizem, gezegenlerin kendisinde değil, onları izleyen gözlerde saklıdır. Biz baktıkça büyüyorlar, biz sordukça derinleşiyorlar; çünkü insan merak ettikçe gelişir.
Devamını OkuyunBir sabah uyandığında kuşların sesi yoksa, rüzgâr yapraklara dokunmuyorsa ve sokaklar hiç olmadığı kadar sessizse… O gün neyin başladığını fark edebilir misin?
Devamını OkuyunYine de içimde bir yer hep şu soruya takılıyor: Koyun olmak mı daha kolaydır, çoban olmak mı? Koyun olmakta bir rahatlık var; düşünmezsin, sorgulamazsın ve sadece gidersin. Çoban olmaksa yorucu; gözün arkada kalır, sorumluluk taşır ve bazen kendi açlığını unutur sürüyü doyurursun.
Devamını OkuyunBiz şehirde, market raflarında gördüğümüz domatesin ya da ekmeğin ardında nasıl bir emek olduğunu çoğu zaman unuturuz. Oysa çiftçinin nasırı, bizim soframıza düşen her lokmanın gölgesidir.
Devamını OkuyunBir hayvanın çevresindeki diğer yaratıklara verdiği zararın insanın yaptığı kötülüklerle kıyaslanması gerekmez mi? İnsanlar savaşlar yapar, toplumu bozar, çevreyi yok eder, yeryüzüne büyük zararlar verir. Fakat bir domuz, doğanın verdiği görevi yerine getirir. Kendisini kirletmez, o sadece kirli bir dünyada var olma çabası içindedir.
Devamını OkuyunToprak, sanki ellerinden tutmaya çalışan bir anne gibi çırpınıyor. Bir yudum su, bir nefeslik oksijen arıyor ama sen, ellerinle ona yük bindiriyorsun; plastik şişeler, kimyasal atıklar, egzoz dumanları…
Devamını Okuyun