PARMAK UCUNDA Kİ ESARET

İnsan sessizliğe muhtaç bir varlıktır; zihninin toparlanması için, kalbinin dinlenmesi için ara vermesi gerekir. Teknolojinin en büyük tuzağı bizi hep meşgul hissettirmesidir. Hep bir şey yapmalıymışız, bir şey üretmeliymişiz gibi.

Devamını Okuyun  

BOŞLUKTA SALLANAN KELİMELER

İşte bazı kelimeler vardır hiç ulaşmaz yerine. Ne kalbe dokunur ne de zihinde iz bırakır. Sadece savrulur; çünkü söylenmiştir ama hissedilmemiştir, konuşulmuştur ama dinlenmemiştir.

Devamını Okuyun  

MEKTUPLAR GİBİ DEĞİLİZ ARTIK

Oysa mektuplar bize sabrı öğretirdi. Bir duygunun içimizde biraz pişmesine, bir düşüncenin zihnimizde yer etmesine izin verirdi. Şimdi hız var ama derinlik azaldı. Her şey hemen olup bitiyor. Bir gülümsemeyi bile emojilere teslim ettik. Bir “özledim” artık iki harf: “öz.” Bir “merhaba” bile bazen sadece mavi bir tik kadar sessiz.

Devamını Okuyun  

KALABALIKTA KAYIP: İÇ PUSULASI BOZUK İNSANLAR

Rotasız yaşamak kolaydır ama sonunda insan kendine bile uzak düşer. Bir harita çizemiyorsak bile bir pusula taşımalıyız içimizde; çünkü nereye gideceğimizi bilmeden yürümek, kendimizi yitirmeye en yakın boşluk hâlidir.

Devamını Okuyun  

İMLA KURALLARI VE DUYGULAR: ARADA Kİ BOŞLUK

İmla kuralları, noktalama işaretleri, her şeyin bir düzeni olması gerektiği düşüncesi, duyguların içindeki özgürlüğü boğabilir; bu kurallar duyguların doğasına ters düşer. Duygular var oldukları an, zamanla şekil almazlar; onlar, doğru ya da yanlış biçimlerde ortaya çıkar. Sessiz, anlamsız veya belirsiz…

Devamını Okuyun  

KORNA DEĞİL, KALP ÇALSIN

Trafik ışıkları bazen kırmızıya değil, sabrımıza yanar. Direksiyon başında geçen dakikalar, sadece bir yerden bir yere varma çabası değildir, aynı zamanda bir karakter testidir; çünkü trafikteyken insan kendini kullanır, arabayı değil.

Devamını Okuyun