Gidiyoruz ama nereye?
Modern hayatın ortasında her gün bir yerlere doğru ilerliyoruz. Kimimiz sabah erkenden evden çıkıyor, kalabalık sokaklarda bir gölge gibi kayboluyoruz. Kimimiz ekranın başında, parmak uçlarımızla dünyayı tıklıyoruz. Herkesin bir işi var gibi görünüyor ama aslında çoğumuz bir yere varmıyoruz; çünkü yönümüz var gibi ama bir rotamız yok.
Rotasız insanlar çağındayız. Ne istediğini bilmeden yaşayan, nereye gideceğini kestiremeyen, sadece bir şeyler yapması gerektiğini hisseden insanlar. Sanki bir şey kaçırmaktan korkuyoruz ama neyi kaçırdığımızı da bilmiyoruz. Hep bir acele, hep bir hareket hâli. Oysa içimizde sessiz bir boşluk dolaşıyor. Dışarıdan bakıldığında her şey yolunda ama içimizde o sorunun cevabı eksik: Gerçekten nereye gidiyoruz?
Eskiden insanlar az ama anlamlı yollar yürürdü. Bir hedefe giderken yolda büyür, olgunlaşır, durup düşünürdü. Şimdi yolda olmak bile amaç hâline geldi. Gideceğimiz yerin değil, gitmenin kendisinin peşindeyiz. Sürekli değişen gündemler, tükenen hedefler, yenisi gelen ama anlamı olmayan planlar arasında savruluyoruz. Kalabalık bir yalnızlık hâlindeyiz. Herkes bir şey yapıyor ama kimse ne yaptığını sorgulamıyor.
Bazen durmak gerekir. Sadece nefes almak, etrafımıza bakmak ve içimize dönmek için. Bir harita çizmeden önce kendi yönümüzü bulmak şart; çünkü yön bilmeyen bir yolcu, en doğru yolda bile kaybolabilir.
Belki de en büyük cesaret, nereye gittiğini bilmeyi bırakıp neden gittiğini sormaktır. Belki de ihtiyaç duyduğumuz şey bir hedef değil de biraz durmak, biraz anlam ve biraz da iç sesimizi duymaktır.
Modern dünya bizi hep ileri çağırıyor, daha hızlı, daha çok, daha yeni; ama bazen ilerlemek değil, derinleşmek gerek. Rotasız yaşamak, bir gün kaybolduğunda fark etmek değil midir zaten yanlış yolda olduğunu?
Hayat kısa ama karmaşık. Bu yüzden yönümüzü değil, niyetimizi sorgulamalıyız. Gerçekten ne istiyoruz? Neyi arıyoruz? Bu gittiğimiz yol bizi oraya götürüyor mu?
Rotasız yaşamak kolaydır ama sonunda insan kendine bile uzak düşer. Bir harita çizemiyorsak bile bir pusula taşımalıyız içimizde; çünkü nereye gideceğimizi bilmeden yürümek, kendimizi yitirmeye en yakın boşluk hâlidir.
Ali SUNGUR
Yayınlanma Tarihi : 01.09.2025 / Saat: 18.00