Akıl hastanesindeki insanlar çoğu zaman sadece anlaşılmak ister. İlaçlardan çok bir çift göz, bir ses, bir anlayışa ihtiyaç duyarlar. Onları “deli” diye dışlamak kolaydır; ama herkesin taşıdığı yük farklıdır. Kimisi o yükün altında biraz daha erken ezilir.
Devamını OkuyunSokakta kendi kendine konuşan birini gördüğümüzde göz ucu ile bakarız, sessizce geçip gideriz. Kimi zaman korkarız, kimi zaman acır gibi yaparız ama aslında kimse neyin delilik, neyin akıllılık olduğunu tam olarak tanımlayamaz; çünkü akıl da tıpkı zaman gibi herkeste farklı işler.
Devamını Okuyunİşte o zaman “aptal” denilen kişi hiç düşünmeden atlar ve bazen başarıyı yakalar; çünkü akıllı olan, çok düşündüğü için harekete geçemezken “düşünmeyen” çoktan yoldadır.
Devamını Okuyunİnsanlar gülerken sessizce parçalanabilir, gözlerinin içi gülerken içlerinde fırtınalar kopabilir. Toplum “deli” der ama kimse o insanın neyle savaştığını tam olarak bilemez. Belki bir kaybı vardır, belki ağır bir yalnızlığı. Belki kimsenin anlamadığı bir düşünceyi içinde taşımaktan yorgun düşmüştür.
Devamını OkuyunHayatın anlamını aramak, aslında insan olmanın doğal bir sonucudur; çünkü düşünebilen her insan, bir gün mutlaka kendi varlığıyla yüzleşir. “Yaşıyorum ama neden?” diye sorar.
Devamını OkuyunBelki bilgisayarlar bir gün bizi geçecek ama duygusuz bir zekânın nereye varacağı meçhul. Bizim zekâmız ise kusurlu, kırık dökük ama canlı; içinde şiir var, acı var, sevda var.
Devamını Okuyun