Bazı insanlar bir sabah uyanır ve bir şeylerin yerinden oynadığını hisseder. Dünya eskisi gibi değildir ya da onlar artık dünyanın aynasında kendilerini göremez olmuştur.
Delilik, çoğu zaman içimizde sessizce büyür, kimse fark etmez; çünkü insanlar, çatlayan bir zihni gözle değil, ancak sonuçlarıyla görebilir.
Oysa delilik, bir patlama değildir her zaman; bazen bir çekiliştir, kalabalıkların içinden usulca uzaklaşmaktır, kendine kapanmaktır...
İnsanlar gülerken sessizce parçalanabilir, gözlerinin içi gülerken içlerinde fırtınalar kopabilir.
Toplum “deli” der ama kimse o insanın neyle savaştığını tam olarak bilemez. Belki bir kaybı vardır, belki ağır bir yalnızlığı. Belki kimsenin anlamadığı bir düşünceyi içinde taşımaktan yorgun düşmüştür.
Bazen de fazla düşünmektir delilik. Her şeyi derinlemesine kavramaya çalışırken zihnin kendi içine düşmesidir.
Deliren insan her zaman zayıf değildir. Aksine çoğu zaman fazlasıyla güçlü olmaya çalışmıştır. Sustuklarını içine gömmüş, anlamadıklarını anlamaya zorlamış, taşıyamayacaklarını omuzlamıştır. Bir gün o yük ağır gelir ve taşan su, artık eski yatağında akmaz.
Toplumun “delilik” dediği bazen sadece fark yaratmaktır. Alışılmışa karşı dirençtir; herkesten farklı hissetmenin, farklı düşünmenin ağır bedelidir. Bu yüzden bazı delilikler sadece bir acının başka bir dile gelişidir.
İnsanı anlamak yalnızca aklını değil, kalbini de duymakla olur. Belki de “deli” diye yaftaladığımız bazı insanlar, bu dünyanın en çok duyan, en çok hisseden ruhlarıdır.
Ali SUNGUR
Yayınlanma Tarihi: 23.08.2025 / Saat: 09.40