İnsanları bazen “akıllı” ya da “aptal” olarak sınıflandırırız. 

Kimi zaman bir davranışa bakar hükmümüzü hemen veririz: “Bu, nasıl düşünmeden yapılır?” ya da “Ne kadar zekice!” Peki, bu etiketler gerçekten düşündüğümüz kadar net midir? 

Aptal dediğimiz insanlar gerçekten düşünemez mi yoksa sadece bizim düşündüğümüz gibi mi düşünmezler? 

Belki de bizden farklı bakış açıları vardır ama biz bunu görmekte zorlanırız. 

Belki de onların görmediği şeyleri biz fark ederiz ve bu bizi akıllı yapar; ama hangisi gerçekten daha değerlidir? 

Akıllı insan, çoğu zaman geleceği gözetir, sonuçları hesap eder, plan yapar, düşünmeden hareket etmez; ama bazen bu kadar düşünmek insanı yorabilir. Bazı işler vardır ki biraz cesaret, biraz da boş vermişlik ister. 

İşte o zaman “aptal” denilen kişi hiç düşünmeden atlar ve bazen başarıyı yakalar; çünkü akıllı olan, çok düşündüğü için harekete geçemezken “düşünmeyen” çoktan yoldadır. 

Yani mesele sadece zekâda değil, zamanlamada ve niyettedir de. 

Ayrıca şunu da unutmamak gerekir: Aptallık, çoğu zaman öğreten bir şeydir. Hata yapmaktan korkmayanlar, daha çok öğrenir. Akıllı insanlar bazen hata yapmamak için hayatı kaçırabilirler. Oysa öğrenmek denemekten geçer. 

Belki de en önemlisi, kimse her zaman akıllı ya da her zaman aptal değildir. Hepimizin içinde her ikisi de vardır. Bazen bir seçimde zekice davranırız, bazen de basit bir hatayla gülünç duruma düşeriz. Bu da bizi insan yapar. 

Sonuç olarak insanları etiketlemek kolaydır; ama yüzey de görünen, her zaman gerçeği yansıtmaz. Asıl akıllılık belki de bunu fark edebilmektir.

Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi: 23.08.2025 / Saat: 09.50

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.