Ali SUNGUR
30 Aug

     Gazze’de kamyon kasasından süzülen kirli suya ellerini uzatan çocuklar… Dünya, bu utanç sahnesini izlerken hâlâ ”medeniyet”ten, “insan hakları”ndan söz ediyor. Ne acı ki teknoloji çağında, yapay zekâya milyarlar harcayan insanlık, bir bardak temiz suyu Gazze’nin çocuklarına çok görüyor.

     Kirli damlaları kaplarına doldurmaya çalışan o minik eller, yalnızca susuzluğu değil, tüm dünyanın iki yüzlülüğünü haykırıyor. Onların dudaklarına değen her bulanık damla, aslında insanlığın kalbine vurulan kara bir mühürdür; çünkü o çocukların açlığı ve susuzluğu, doğanın bir sonucu değil, bilinçli bir ablukadır. Bu ablukanın suç ortakları sadece İsrail değildir; susan, görmezden gelen, çıkarları uğruna sesini kısmış bütün dünya ülkeleridir.

     Birleşmiş Milletler salonlarında, parlak kürsülerde “barış” kelimesi süs eşyası gibi kullanılırken, Gazze’de bir çocuk kirli suya ağzını dayıyorsa, bu sistemin adı medeniyet değil, barbarlıktır. İnsanlık, tarihin en ağır utancını yaşıyor; üstelik gözlerini kapatarak, kulaklarını tıkayarak…

     Kimse şunu unutmasın: Çocukların susuzluğu, yalnız Gazze’nin değil, bütün dünyanın geleceğini kirletiyor; çünkü susuz bırakılan her çocuk, insanlığın vicdanında açılan derin bir yaradır. Bizler temiz bardaklardan su içerken o çocukların çektiği acıya sırtımızı dönüyorsak, aslında kirli olan yalnız Gazze’deki su değil, bizim vicdanlarımızdır.

     Bir gün tarih bu çağı yazacak: “Uygarlık çağında çocuklar su bulamadı.” İşte o zaman, hiçbirimiz masum sayılmayacağız; çünkü o kamyonun altına eğilip kirli damlaları avuçlamaya çalışan eller, hepimizin gözünün içine bakıyordu.

     Biz, bakmamayı seçtik...


Ali SUNGUR
Yayınlanma Tarihi : 30.08.2025 / Saat: 15.58


Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.