Ali SUNGUR
27 Aug

     Son aylarda Türkiye’de polise yönelik mukavemetin artması, yalnızca bireysel davranışların bir sonucu değil; daha derin bir toplumsal sorunun işareti olarak görülmeli. Kamu otoritesinin zayıflaması ve toplumun kurallara olan duyarsızlığı, sadece güvenlik güçlerinin değil, tüm kamu düzeninin işleyişini tehlikeye atıyor. Bu süreç, eğer fark edilmez ve önlem alınmazsa, kolluk kuvvetlerinin yaptırım gücünün anlamını yitireceği ve toplumun kuralları göz ardı edeceği bir noktaya doğru gidiyor.

     Kamu düzeni, devletin varlığı kadar vatandaşın devlete ve yasaların uygulanmasına duyduğu güvenle şekillenir. Polis teşkilatı, bu düzenin korunmasında merkezi bir rol oynar. Ancak son dönemlerde yaşanan vakalar, toplumun bir kesiminin kamu otoritesine karşı giderek daha az saygı gösterdiğini ortaya koyuyor. Mukavemet vakaları, sadece polisle karşı karşıya gelen bireyler için değil, toplumsal düzen ve güven için de ciddi bir uyarı niteliğinde. Toplum otoriteyi önemsemediğinde, yasaların ve kuralların uygulanabilirliği tartışmalı hâle gelir. Bu durum, devletin temel işlevlerinden biri olan kamu güvenliğinin sağlanmasını doğrudan etkiler.

     Toplumun kamu otoritesine duyarsızlığının sebepleri çok yönlüdür. Bir yandan ekonomik, sosyal ve siyasi krizler, otoriteye olan güveni sarsabilir. İnsanlar, devlet kurumlarının adil ve tarafsız davranmadığını düşündüklerinde kurallara uymakta isteksizleşebilir. Öte yandan, medyada ve sosyal medyada yer alan bazı olaylar, polis teşkilatının veya devletin yaptırımlarının etkinliğine gölge düşürebilir. Bu tür bir algı, bireylerin otoriteye direnç göstermesini kolaylaştırır ve mukavemeti normalleştirir.

     Kamu otoritesinin gücü, yalnızca sertlik veya yaptırım kapasitesinden değil, aynı zamanda meşruiyet ve adalet algısından beslenir. Eğer toplum, otoriteyi ciddiye almazsa veya adil bulmazsa, polis ve diğer kamu kurumları etkinliklerini kaybeder. Bu durum, sadece güvenlik güçleri açısından değil, tüm toplumsal düzen açısından bir risk teşkil eder. Kolluk kuvvetlerini önemsemeyen bir toplumda, kuralların uygulanabilirliği tartışmalı hâle gelir ve kamu düzeni zayıflar.

     Örnekler üzerinden baktığımızda, sokakta polise mukavemet gösteren bireylerin davranışlarının, toplumun genel düzen algısını olumsuz etkilediği görülüyor. Bir kişi veya grup, kamu otoritesine meydan okuduğunda, bu davranış başkaları için de model hâline gelebilir. Bu domino etkisi, kamu düzeninin istikrarını tehdit eden zincirin ilk halkasıdır.

     Bu nedenle gündem, sadece polis-vatandaş çatışmaları üzerinden okunmamalıdır. Olayları geniş bir perspektifle değerlendirmek, toplumsal bilinç, kamu otoritesine duyulan saygı ve düzenin sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahiptir. Toplum, kamu otoritesini ciddiye almadıkça ve kurallara uymadıkça, güvenlik güçlerinin varlığı ve yaptırım gücü anlamını kaybedecek, kamu düzeni ciddi bir krizle karşı karşıya kalacaktır.

     Sonuç olarak, artan mukavemet vakaları ve toplumun otoriteye duyarsızlığı, yalnızca bugünün değil, geleceğin kamu düzeni açısından da ciddi bir uyarıdır. Kamu otoritesinin ve düzenin zayıflamasını önlemek, yalnızca polis teşkilatının değil, tüm toplumun sorumluluğudur. Toplum otoriteyi önemsemeli, kurallara uymalı ve adalet mekanizmalarına güvenmelidir; aksi hâlde kolluk kuvvetlerini umursamayan bir toplum, kaos ve düzensizlikle yüzleşmek zorunda kalacaktır.


Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi: 27.08.2025 / Saat: 23.24


Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.