Kimi insanlar vardır içlerinde bir bahar taşır. Ne kadar yalnız olurlarsa olsunlar, ne kadar yorulmuş olurlarsa olsunlar yine de gülümsemeyi başarırlar. Üstelik bu gülümseme, dışarıdan öğrenilmiş bir alışkanlık değil, içten gelen bir duruluğun, bir olgunluğun işaretidir.
Kendi kendine yetebilen insan sessizlikten korkmaz. Kalabalıklar içinde kendini kaybetmez, beklemez, dayanak aramaz. İç dünyası sağlamdır. Bir dostla sohbet edebilse sevinir, edemese içine döner ve orada da huzur bulur; çünkü bilir ki gerçek denge dış dünyadan değil, iç dünyadan başlar.
Bu insanlar kolay fark edilmez. Onlar ne gürültü çıkarır ne de dikkat çekmeye çalışır. Bir kere tanındığında insan onları kolayca unutamaz; çünkü varlıklarında bir ağırlık değil, bir sükûnet taşırlar. Girdikleri mekâna huzurla dokunurlar, yanlarında bulunmak yormaz insanı, aksine ferahlatır.
Kendi kendine yetebilmek çoğu zaman yanlış anlaşılır. Sanki insan hiç kimseye ihtiyaç duymayacak, hep güçlü olacak, duvar gibi duracak sanılır. Oysa kendi kendine yetmek sertleşmek değil, esnemeyi bilmektir; yalnız kalınca dağılmamak, bir şey eksildiğinde hayatı tümden kaybetmemektir.
Gülümsemek ise bu hâlin dışarıya yansıyan şeklidir. Sahte bir tebessüm değil, derinlikten gelen, görmüş, geçirmiş ama içinde hâlâ umut barındıran bir gülümseme. Bu gülümseme başkasına da cesaret verir. “Yalnız değilim.” dedirtir. Böyle bir insan kendini tanımış, duygularını dinlemeyi öğrenmiştir. Acıya yer vardır onda ama o acı, öfkeye ya da taşkınlığa dönüşmez. Sessizce oturur bir köşede, hayatın diğer renklerine de yer açar. Neşeyi zorla yaratmaz ama geldiğinde içten karşılar.
Kendi kendine yetebilen biri her gün yeniden karar verir: “Bugün de elimden geleni yapacağım.” Herkes gibi yorulur ama pes etmez. Bazen ağlar ama sonra kendi gözyaşlarını da kendi siler; çünkü bilir ki insanın en uzun yolculuğu kendi içinden geçendir.
Bu insanlar, sabahın erken saatlerinde pencereyi açıp gökyüzüne baktıklarında bir sebep bulurlar gülümsemeye. Belki kahvelerini içerken, belki bir kuşun sesinde, belki hiç kimsenin fark etmediği bir güzellikte… Onlar için hayat beklemek değil, yaşamaktır. Her gün yeniden başlayabilmektir.
Belki de en çok onlardan öğrenmeliyiz gülümsemenin sadece neşeden değil de kabulden, barıştan ve içten gelen bir güven duygusundan doğduğunu. Kendi kendine yetmenin yalnız kalmak değil, kendiyle dost olmayı öğrenmek olduğunu.
Ali SUNGUR
Yayınlanma Tarihi : 28.08.2025 / Saat: 01.00