Orta yaşa geldiğinde insan zamanın hızla geçtiğini fark eder... Yıllar sabahları telaşla başlayan, akşamları ise huzurla biten günler gibi hızla akıp gider.
Bir bakarsınız geçmişin izleri yavaşça belirmeye başlamış, gençliğin enerjisi gitmiş ve omuzlarınıza hayatın ağırlığı yerleşmiştir. İşte o anda bir şey değişir. İçindeki o sessiz isyan yükselir: Başlamak! Yeniden başlamak, sıfırdan!
Birçok şey yapılmıştır, birçok şey yaşanmıştır; ama hâlâ içinde bir eksiklik vardır. Belki de her şeyin yeniden şekil alabileceği, her şeyin daha anlamlı olabileceği bir yer vardır. İnsan bu eksikliği hissettiği an hayata başka bir pencere açma isteği duyar.
Orta yaş, bir tür dönüm noktasıdır; geçmişin sorumlulukları, geleceğin beklentileri arasında sıkışıp kalmak, her insanın içinde bir tür yeniden doğma arzusunu uyandırır. O noktada hayatı sorgulamaya başlarız. Daha önce yapmadığımız, ertelediğimiz ya da unutmaya çalıştığımız hayaller geri gelir.
Yeni bir başlangıç belki de en zorudur; çünkü geçmişin gölgesi her adımda peşinden gelir. Buna rağmen insan bir adım atmaya karar verir. “Yeniden başlamak” bir tür cesaret gerektirir, en azından eskisi gibi düşünüp yaşamak yerine yeni bir yol seçme cesareti.
Hayat aslında hep bir başlangıçtır, gençken bunu düşünmeyiz; ama yaşadıkça yeniden başlama fikri, bir rahatlama ve aynı zamanda bir umut verir.
Orta yaş bir başlangıçtır, geç kalmış bir başlangıç değil, zamanın içinde doğru anı bulma fırsatıdır. Belki de gerçek anlamda yaşamaya başlamak insanın eski alışkanlıklarından, kaygılarından ve hatalarından arınmasıyla mümkün olur.
Yeniden başlamak, geçmişi geride bırakıp yeni bir ben olmak değil, yeni bir bakış açısı geliştirmek, eski kendini sevmek ve ona yeniden inanmak demektir.
Sıfırdan başlamak aslında içsel bir yenilenmeyi ifade eder. Bu, orta yaşta her şeyin yeniden şekillenebileceğine, her zaman yeniden sevilebileceğine ve her zaman yeniden başlanabileceğine dair bir hatırlatmadır.
Bazen hayatın bir döneminde, “yeniden başlamak” bir nevi diriliş gibidir; geçmişin acıları ve kayıpları geleceğin umutlarıyla birleşir.
İnsan, kendini yeniden keşfederken belki de en çok öğrenmesi gereken şey, her yaşın kendi güzelliğini taşıdığıdır.
Orta yaş bir kırılma değil, bir dönüşüm noktasıdır; her şeyin, her zaman yeniden başlanabileceği bir yer.
Ali SUNGUR
Yayınlanma Tarihi: 09.09.2025 / Saat: 19.15