Her insan bir hikâye taşır. Bu hikâyeyi dışarıdan görmek kolay değildir; çünkü çoğu zaman karakter dediğimiz şey, görünmeyen bir derinlikte saklıdır.
İnsan yüzü gülümseyebilir ama içi kırgın olabilir. Sesi sakin çıkabilir ama kalbi fırtınalıdır. İşte bu yüzden insanı anlamak yüzüne değil, yüreğine bakmayı gerektirir.
Karakter, insanın en sessiz ama en belirleyici yanıdır; sözlerden önce gelir, davranışlara yön verir.
Bir insanın nasıl biri olduğunu anlamak için uzun cümlelere değil, küçük ayrıntılara bakmak yeterlidir: Beklerken sabrı, öfkelenirken ölçüsü ve sahipken cömertliği…
Bazı insanlar yumuşak görünür ama içleri serttir. Bazılarıysa sert durur ama kalpleri incinmeye çok yatkındır. Karakter dış görünüşle değil, zamanla ve davranışlarla anlaşılır; çünkü insan nasıl davrandığını kontrol edebilir ama kim olduğunu gizleyemez.
Hayat bize çeşit çeşit insan tanıtır: Sabırlı, kibirli, anlayışlı, öfkeli, dürüst ya da kaypak olanlar. Her biri farklı bir örnek sunar bize. Bazılarından ilham alırız, bazılarını ise örnek almamamız gerektiğini öğreniriz. İyi bir karakter sadece kendine değil, çevresine de huzur verir.
Karakter doğuştan gelen bir şey değildir sadece; yaşadıklarımızla, seçimlerimizle, kendimizi tanıma yolculuğumuzla şekillenir. Her insan zamanla değişir ama karakterin özü hep kendini belli eder. Bu yüzden karakter, kişinin kendine verdiği en uzun ve en sadık cevaptır.
İyi karakterli bir insan olmak, kusursuz olmak değildir. Hatalarına rağmen dürüst kalabilmek, öfkeye rağmen saygıyı koruyabilmek, karanlığa rağmen içindeki ışığı söndürmemektir.
İnsan karakterini en çok da zor zamanlarda belli eder; çünkü gerçek kişilik kolaylıkta değil, zorlukta ortaya çıkar.
Ali SUNGUR
Yayınlanma Tarihi: 23.08.2025 / Saat: 11.00