Bazı hayatlar vardır, görürsün ama tam anlayamazsın; ne hissettiklerini, ne yaşadıklarını ya da neyin peşinde olduklarını bilemezsin. Yüzleri kalabalıklar içinde kaybolur, sesleri duyulmaz ama içlerinde bambaşka bir dünya taşırlar; esrarengizdirler. 

Kimileri yalnızlığı sever, belki de bu yüzden susarlar. Oysa suskunlukları konuşmamak değil, kendilerini sadece doğru kişilere açma tercihidir. Sessizlikleri bir sır değil, bir korunma biçimidir. Anlaşılmadıkları yerlerde anlatmaktan vazgeçmiş olabilirler ve bu da bir tür bilgeliktir. 

Bazı insanlar sıradan gibi görünen hayatlarında sıra dışı derinlikler taşır. Her gün aynı sokaktan geçen birinin yıllar önce yazdığı şiirleri kimse bilmez. Mahallenin yaşlı kadını gençliğinde belki yurt dışında okumuştur ama kimse sormaz. 

Belki de yanımızdan geçen biri, bir zamanlar büyük bir hayali uğruna her şeyini feda etmiştir; ama şimdi sessizdir. 

Hayat dediğimiz şey, sadece görünenle sınırlı değildir. Her insan bir hikâye taşır içinde. Kimi yüksek sesle anlatır, kimi fısıltıyla, kimi ise hiç anlatmaz; ama bu anlatmamalar, onların hikâyesiz olduğu anlamına gelmez. Belki de en dolu hikâyeler hiç anlatılmayanlardır. 

Bir insanın gözlerine dikkatle bakarsan geçmişin izlerini görebilirsin. Orada bir kayıp vardır belki ya da çoktan geride bırakılmış bir sevda. Belki bir pişmanlık, belki de hâlâ içini ısıtan bir umut; ama hepsi derindir ve derin olan şeyler her zaman sessizdir. 

Esrarengiz hayatlar, gizemli olmak için değil, korunmak için susar. Onların varlığı bize şunu hatırlatır: İnsanları yalnızca gördüğümüz kadarıyla değerlendirmemeliyiz; çünkü her yüzün arkasında bir öykü, her suskunluğun içinde bir neden vardır.

Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi: 23.08.2025 / Saat: 10.50

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.