Bazen insan, en çok kalabalığın tam ortasında yalnız hisseder kendini; etrafında onlarca insan vardır ama hiçbiri “orada” değildir sanki.
Yüzler güler, sözler akar, zaman geçer; ama içeride bir yerde görünmeyen bir boşluk usulca büyür.
Yalnızlık çoğu zaman korkulan bir kelimedir. Sanki yalnız olmak bir eksikliktir, bir kusurdur. Oysa yalnızlık, insanın kendini duyabildiği yerdir bazen.
Gürültü sustuğunda, dikkat dağılmadığında, ekranlar kapanıp odada yalnızca sen kaldığında başlar gerçek sohbet; Kendinle olan…
İnsan, başka insanlara muhtaçtır ama kendine yabancıysa kimse ona yetmez.
İnsan, yalnız kalmaktan kaçtıkça aslında kendini tanımaktan da kaçar. Belki bu yüzden kendi iç sesimizi bastırmak için hep bir telaşın içindeyiz. Sürekli bir meşguliyet hâli, bitmeyen uğraşlar, plansız randevular; ama bazen durmak gerekir.
Sessizliğe kulak vermek gerekir; çünkü insan başkalarının içinde kaybolarak değil, kendinde kalarak tamamlanır.
Yalnızlıkla kurulan dostluk, belki de insanın kendine attığı en samimi adımdır.
Kim bilir, belki de asıl mesele yalnız kalmak değil, yalnızken bile kendini sevebilmektir.
Ali SUNGUR
Yayınlanma Tarihi: 23.08.2025 / Saat: 10.40