Para, küçücük bir kâğıt parçası ya da birkaç sayısal rakamdan ibaret gibi görünür; ama insanın hayatına ne kadar da ağır gelir bazen. Paranın ne olduğunu anlatmak kolaydır; ama insana neler yaptırdığını anlamak o kadar da kolay değildir. 

İnsan karnını doyurmak, başını sokacak bir yer bulmak, sevdiklerine bir şeyler sunmak ister. Tüm bu isteklerin ortak noktasında para durur. ‘Para bir araçtır.’ deriz çoğu zaman; ama bu araç, zamanla hayatın direksiyonuna geçer. İnsan arabasını kullanmak isterken, direksiyonu paranın tuttuğunu fark etmez bile. 

Bazıları için para bir güvenliktir. Birikmiş para, yarına duyulan endişeyi biraz olsun hafifletir. Bazıları için bir gurur meselesidir, cüzdan kabardıkça omuzlar dikleşir. Kimileri içinse sadece bir hayaldir, ulaşmak ister; ama hep bir adım geride kalır. 

Evet, insanın paraya ihtiyacı vardır ama insanın insanca kalabilmesi için, paranın ne kadar ve nerede durması gerektiğini de bilmesi gerekir. 

Çok parası olan birinin, bir dost sohbetinde eksik kaldığı ya da parasız bir çocuğun sokakta attığı neşeli kahkahalarda saklı kalan gerçekleri fark ettiğimizde anlarız: Her şey para değildir. 

Para gelir ve gider; ama insan yitirdiği değerleri kolay kolay yerine koyamaz. Bu yüzden belki de en zengin insan paranın hükmedemediği insandır. Elindekiyle yetinebilen, başkasının elindekine göz dikmeyen, para için değil, anlam için yaşayan… 

İşte o insan, en çok paraya sahip olan değil; paraya rağmen kendini kaybetmeyen insandır.

Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi: 23.08.2025 / Saat: 09.00

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.