Deneme yazmak, bir bakıma insanın kendiyle konuşmasıdır; kimi zaman bir düşüncenin peşine düşersin, kimi zaman bir duygunun. Öğretici denemelerse sadece kendinle değil, okuyanla da konuşma isteğidir. Bu yüzden bu türü yazmak herkese uygun olmayabilir ama herkesin içinde bir denemeci olabilir.

Deneme türünde öğretici metinler yazmak, öncelikle paylaşmayı seven insanlara göredir; bilgiyi saklamak yerine çoğaltmak isteyenler, düşüncesini dikte etmekten çok birlikte düşünmeyi tercih edenler, bir şey öğretirken kendisi de öğrenmeye açık olanlar...

Kendinden emin olduğu kadar kendini sorgulayabilen biri denemenin sesini iyi taşır; çünkü deneme, hem soru sorar hem cevap arar. Öğretici olması da bu yüzdendir zaten, mutlak doğrularla değil, içten gelen sorularla yazar kendini. O sorular bazen okurda yankı bulur.

Bu türü yazmak için profesör olman gerekmez ama meraklı olman gerekir. Kitaplar okumuş, hayatı gözlemlemiş, insanları anlamaya çalışmış olman yeterlidir; çünkü deneme, yaşanmışlıkla beslenir, bilgiyle ama aynı zamanda sezgiyle de yazılır.

Eğer bir gün elinde bir kalemle “Ben bu konuyu düşündüm ve bu düşünceyi biriyle paylaşmalıyım.” dediysen, eğer yaşadıklarının içinde başkalarına da ışık tutacak bir kıvılcım varsa işte o zaman sen de yazabilirsin; belki de yazmalısın...

Herkesin anlatacak bir hikâyesi yoktur belki; ama herkesin paylaşacak bir düşüncesi vardır.


Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi: 10.09.2025 / Saat: 22.00

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.