Gözlerimizi kapattığımızda her şey bitmiyor. Aksine belki de asıl yolculuk o zaman başlıyor. Uyumak sadece bedenin dinlenmesi değil, ruhun serbest kalması olabilir mi? 

İnsan, yeryüzünde yürüyen bir varlık gibi görünse de iç dünyası gökyüzüne daha yakın gibidir. 

Uyanıkken bedenimizin sınırları vardır; bir odadayızdır veya bir şehirdeyizdir. Uyuduğumuzda bu sınırlar kaybolur, rüyalar başlar. Zaman eğilir, mekân bükülür, geçmişle gelecek birbirine karışır. 

Bazen öyle gerçek hissettiren anlar yaşarız ki uyandığımızda hâlâ etkisindeyizdir. İşte o zaman sorarız kendimize: “Ben nereye gittim?” 

Bazı inançlara ve düşünce akımlarına göre insan ruhu uykuda bedeni terk eder, hafifler ve yeryüzünün bağlarından sıyrılır. Kimi zaman geçmişe gider, kimi zaman tanımadığı ama tanıdık gelen yerlere uğrar. Bir kapıdan girer, başka bir âleme geçer. O âlemde konuşmadan konuşulur, yürünmeden ilerlenir; zaman yoktur ama hisler vardır. İşte bu yüzden bazı rüyalar ömür boyu unutulmaz. 

Ruhun bu seyahati kimine göre sezgidir, kimine göre başka bir boyutun kapısı. Bilim bu konuda net konuşmasa da kalpten geçen bir düşünce, çoğu zaman bir delilden daha güçlüdür. Herkes kendi içinde bir evren taşır ve bu evrende olup bitenler bazen dışarıdan anlaşılmaz. Uyku hâlinde yaşanan bu derin deneyimler insana bazı mesajlar da taşıyabilir. Belki yüzleşmemiz gereken bir duyguyu gösterir bize, belki bir çözüm fısıldar. Bazen de sadece “Buradayım, unutma beni.” diyen iç sesimizi duyurur. 

Ne olursa olsun bu ‘gece yolculukları’ tesadüf değildir. Ruh, her uykuya yattığımızda biraz serbest kalır ve dönerken yanında bir iz, bir his, bir gölge getirir. Sabah uyandığımızda bazen bu iz çok belirgindir. Bir duygu kalır içimizde: Huzur, hüzün, şaşkınlık… Bazen de hiçbir şey hatırlamayız ama “İlginç bir geceydi.” deriz içimizden. Belki de ruhumuz döndüğü yeri bize tam anlatamaz. 

İnsan sadece etten ve kemikten oluşan bir varlık değildir. Her gece bunu yeniden hatırlarız. Rüyada birini görmek, aslında kalpte taşıdığımız bir özlemin yankısı olabilir ya da bir düşte karşılaştığımız bir yer, henüz gitmediğimiz ama içimizde bildiğimiz bir âlemin işaretidir. 

Uyku; bedene dinlenme, ruha özgürlük verir. Belki de bu yüzden en derin soruların cevabı bazen bir rüyanın içinde saklıdır.


Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi: 29.08.2025 / Saat: 23.00

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.