Evren bazen çok sessiz görünür. Her şey sıradan, her şey sırayla ilerliyormuş gibi. Görünmeyen bir düzlemde sürekli bir etkileşim hâli vardır; tıpkı suya atılan küçük bir taşın halkalar oluşturması gibi, attığımız her düşünce, her niyet, her davranış bir etki yaratır. Bu etki çoğu zaman gözle görülemeyen bir yolla geri döner. 

İnsanoğlu uzun zamandır bu görünmeyen bağları anlamaya çalışıyor. Fizikçiler, filozoflar, düşünürler… Her biri farklı bir dilden konuşsa da vardıkları yer çoğu zaman aynı oluyor: Her şey birbiriyle bağlı ve biz ayrıymışız gibi hissetsek de aslında birbirimize görünmez iplerle bağlıyız. 

Kuantum fiziği bu bağı bilimsel bir temelde anlatıyor; maddenin temel parçacıklarının birbiriyle nasıl etkileştiğini incelerken, aslında insan düşüncelerinin ve duygularının da bir enerji olduğunu fark ediyoruz. Her düşünce bir titreşimdir ve her niyet de bir yön çizgisidir. Bu enerji sadece zihnimizde kalmayıp davranışlarımızla, bakışlarımızla ve sözlerimizle etrafa yayılır. 

İşte burada karma kavramı devreye girer. Karma, basit bir karşılık yasası değildir; “İyilik yap, iyilik bul”dan ibaret bir inanç değil, karma daha çok bir hatırlatma gibidir. Ne yaparsan, ne düşünürsen, neyi niyet edersen… Bunlar boşlukta kalmaz, bir karşılık bulur. Bazen bu karşılık aynı biçimde değil, bambaşka yollarla gelir; bazen yıllar sonra, bazen bir başka kişiden, bazen de hayatın seni götürdüğü bir köşeden döner sana. 

Bazı insanlar hayata küserek sorar: “Ben hep iyi davrandım, neden bunlar başıma geliyor?” Bu sorunun içinde gizli bir yanlış var ki o da karşılığı hemen beklemek... Evrenin işleyişi bizim saatimize göre çalışmaz; o daha sabırlıdır, daha derin hesaplar yapar. Hatta bazen bizim anlayamadığımız yollarla öğretir bize. 

Bir insanı terk eden bir dost, aslında bizi kendimize yaklaştıran bir vesile olabilir. Bir başarısızlık, ilerideki büyük bir başarının temelini atabilir. Kuantum yasasına göre gözlemlediğimiz şey değişir. Bu, çok derin bir gerçektir. Hayatı nasıl görürsek o da öyle görünür bize. Sürekli eksik taraflara odaklanan bir göz, iyilikleri göremez. Umutsuz bir zihin, çözümü fark edemez. Bu yüzden düşüncelerimizi seçmek de bir sorumluluktur. Her düşünce bir tohumdur; korku ektiğimizde kaygı biçeriz, sevgi ektiğimizde güven büyür içimizde. 

Karma yaşam bu açıdan bir çağrıdır: Bilinçli yaşa, niyetini temiz tut ve davranışlarını düşünerek seç; çünkü her şeyin bir karşılığı olacak. Hatta bazen o karşılık sadece senin iç huzurundur. O huzur, her şeyden değerlidir. 

Kendi hayatını bir laboratuvar gibi görebilirsin. Bugün düşündüğün şey yarın nasıl bir karşılık bulacak? Bugün affettiğin biri içini nasıl hafifletecek? Bugün tuttuğun öfke seni nerede yoracak? Hayat bu soruların cevaplarıyla örülür ve her cevabın ipi senin elindedir. 

Görmediğimiz düğümler… Hayatın içindeki bu görünmez bağlar… Kimi zaman bir insanla, kimi zaman bir olayla, kimi zaman da kendimizle kurduğumuz köprüler… İncecik ama güçlü; sessiz ama etkili. Bunları göremeyiz ama hissederiz. Bu his bizi daha dikkatli, daha bilinçli, daha duyarlı kılar; çünkü biliriz ki attığımız her adım, söylediğimiz her söz, düşündüğümüz her şey bir iz bırakır. Bu izler birikir, bir yön çizer, bir yol oluşturur. Biz o yolu “kader” sanırız. O yol, aslında adım adım bizim elimizle yazılmıştır.

Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi : 28.08.2025 / Saat: 11.15

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.