İki insanın bir hayatı paylaşmaya karar vermesi, dünyadaki en eski anlaşmalardan biridir. Bu, bir imza ya da bir törenle sınırlı değildir. Asıl mesele bir ömür boyunca aynı yolda yürümeye niyet etmektir. Evlilik sadece sevgiyle değil, sabırla, anlayışla ve birlikte büyüme isteğiyle şekillenir. 

Başlangıçta her şey güzeldir. Kalpler hızlı çarpar, sözler tatlı gelir; ama zaman geçtikçe hayatın içindeki küçük pürüzler büyük dağlara dönüşebilir. İşte tam bu noktada evliliğin gerçek yüzü ortaya çıkar. Evlilik sadece iyi günlerde el ele tutuşmak değil, zor günlerde de aynı yastığa baş koymaya devam edebilmektir. 

İnsan evlilikte bazen kendini yeniden tanır. Kendi sabırsızlığını, beklentilerini, eksik yönlerini fark eder. Karşısındakiyle yaşamak, aynı zamanda onunla birlikte kendini de eğitmektir; çünkü evlilik yalnızca bir ilişki değil, bir yolculuktur. Bu yolculukta bazen fırtınalar olur, bazen de güneşli günler; ama önemli olan fırtınada gemiyi birlikte ayakta tutabilmektir. 

Evliliğin içinde sevgi olduğu kadar saygı da olmalıdır ki sevgi zamanla değişebilir; ama saygı, bir evliliği ayakta tutan temel taşlardan biridir. 

Birbirini dinlemek, anlamaya çalışmak, “haklı olmak” yerine “birlikte olmak” için çabalamak evliliğin özüdür. 

Sonuçta evlilik iki kişinin değil, iki yüreğin anlaşmasıdır; ne kadar çok değişirse değişsin zaman, ne kadar farklı olursa olsun insanlar, sevgiyle kurulan bir yuvanın sıcaklığı hep aynı kalır. 

Yeter ki iki taraf da “biz” olmayı unutmasın.

Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi: 23.08.2025 / Saat: 09.20

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.