Bir sabah uyandığında kuşların sesi yoksa, rüzgâr yapraklara dokunmuyorsa ve sokaklar hiç olmadığı kadar sessizse… O gün neyin başladığını fark edebilir misin? 

Zamanla değişti her şey. Gürültünün yerini sessizlik aldı; ama bu huzurun sessizliği değil, kaybın sessizliğiydi. İnsanlar konuşmayı azalttı, göz göze gelmeyi unuttu. Teknolojiler konuştukça biz sustuk. Belki farkında bile olmadan. 

Dünya bir orkestraydı eskiden; denizlerin dalga sesiyle, ormanların uğultusuyla, insanların kahkahasıyla çalardı. Şimdi ise o orkestranın notaları eksik. Ya da biz artık duyamıyoruz. Acaba gerçekten sesler mi azaldı yoksa kulaklarımız mı alıştı bu yokluğa? 

Peki, bu sessizlik neden geliyor? Dünya bizden mi bıktı yoksa biz kendimizden mi uzaklaştık? Belki de bu bir uyarı; duyamadığımız her ses unuttuğumuz bir şeyin yankısı olabilir mi? 

Bir an durup düşünmek gerek. Susturulan kim? Doğa mı, biz mi yoksa ikisi de mi? Belki de yeniden duymayı öğrenmeliyiz; toprağın kalp atışını, suyun fısıltısını, birbirimizin sesini… 

Sence hâlâ zaman var mı bu sessizliği geri çevirmek için? Ya da… Çoktan susturulduk mu?


Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi : 30.08.2025 / Saat: 15.00

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.