Bazen bir köşede oturan birini görürsünüz. Dudakları kıpırdar ama yanında kimse yoktur. İlk bakışta garip gelir. “Kendi kendine konuşuyor.” dersiniz. Kimileri buna delilik der, kimileri yalnızlık. Oysa çoğu zaman bu, bir insanın en dürüst anıdır. 

Kendiyle konuşan biri, dışarının gürültüsünden sıyrılmış demektir. Başkasına değil, kendine anlatıyordur. Düşüncelerini sıraya koyuyordur, belki de kalbinden geçenleri kulaklarıyla duymaya çalışıyordur. 

Aslında hepimiz konuşuruz kendi kendimize. Sessizce düşünürken bile zihnimiz cümleler kurar. “Bunu yapabilir miyim?”, “Acaba doğru mu söyledim?”, “Keşke şöyle deseydim.”. İçimizde süren bu sessiz sohbetler hayatımızın gizli anlatıcılarıdır. 

Kendiyle konuşan insan yalnız değildir, kendine yakındır. Bu yakınlık, bir insanın kendini tanıması için en gerekli yoldur; çünkü insan, en çok kendi sesinden etkilenir. Dışarıdan bakıldığında garip görünse de, bu iç diyalog aslında bir çeşit aynadır. Kendiyle konuşan insan kendini gözden geçirir, toparlar ve sorgular. Kimseye anlatamadıklarını kendine anlatır. Çoğu zaman bu konuşmalar iyileştirir; kimi zaman da bu konuşmalar bir dua olur, bir iç hesaplaşma, bir içten teşekkür… 

Belki de insan, kendine en çok bu anlarda samimi olur. O yüzden bir gün kendi kendine konuşan birini görürseniz yargılamayın. Belki de o an, en anlamlı konuşmalardan biri yaşanıyordur; çünkü bazen kendinle konuşmak hayata yeniden tutunmaktır.

Ali SUNGUR

Yayınlanma Tarihi: 26.08.2025 / Saat: 18.30

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.